Son yıllarda dünyanın tanıklık ettiği en büyük sığınmacı akınına uğrayan ülkemizde bir kavram kargaşası yaşandığından, “mülteci” ve
“sığınmacı” tanımına, mülteci akımının nedenlerine, güvenlik açısından mültecilere ve bu konu hakkındaki çözüm önerilerine dikkat çekmek istiyorum.
Sığınmacının hakkında yapılan inceleme bitene kadar ülkede ikamet etmesine izin verilir ve sığınmacı ülkede bulunduğu sürece asgari düzeyde sosyal yardımlardan faydalanır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında, Suriyeliler “mülteci” değildir. Ekim2011’ de resmi olarak açıklandığı şekli ile Suriyeli mülteciler Türkiye’de “Geçici Koruma” rejimine tabidir. Mültecilik hukuki bir statüdür. Bu statünün kazanılmasından sonra, mültecilerin çalışma iznine gerek olmaksızın bağımlı veya bağımsız çalışmaları mümkündür.
- Mültecilik olgusunun etkisinin ve zararlarının minimalize olması için mülteci sayısının azalması gerekmektedir. Bu nedenle mülteci akımına sebep olan nedenler ortadan kaldırılmalı ya da bu nedenlerin etkisinin azaltılması gerekmektedir. Kaynak devletler, çeşitli önlemler alarak sebep oldukları mülteci sayısını azaltmaları gerekmektedir. Kaynak devletler, ülkelerinde öncelikle ekonomik gelişmeyi sağlamalıdırlar. Hatta, uluslararası toplumun dikkatini çekerek yardım talebinde bulunmalıdırlar.
- Devletler kendilerine gelen mültecilerin toplumla uyum sağlaması için çalışmalar yapmalıdır. Mültecilerin entegrasyonunu sağlamak için eğitim, dil kursları ve meslek kursları öncelik verilmesi gereken başlıca alanlardır. Hatta, mültecilerin bulunduğu ülkelerde yaşayan insanların da doğru şekilde bilgilendirilmesi gerekmektedir.
- Mültecilerin o ülke dilini öğrenmeleri amacıyla dil kursları ayarlanmalıdır. Zira, insanları bir arada tutan, insanların birbiri ile doğru iletişim kurmasını ve insanların kaynaşmasını sağlayan en önemli unsurlardan birisi dildir.
- Ayrıca devletler mülteciler için iş kursu ayarlamalı onları zanaat sahibi insanlar haline getirmelidir. Böylelikle mültecilerin iş bulma ihtimali artmış olur ve bu insanlar ekonomik sıkıntıları azaldığı için suçlara karışma oranı düşer.
- Her il ve ilçeye mülteci kotası konmalı, kotanın aşılması halinde mültecilerin diğer illere yönlendirilmesi gerekmektedir.
- Mülteciler eğitim durumları, yaşları, meslekleri ve diğer açılardan tasnif edilerek, ülkede hangi bölgelere yerleştirilmesine karar verilmelidir.
- Sokaklarda çocukları dilendirenler, fuhuşa zorlayanlar vs. sınır dışı edilmeli veya cezalandırılmalı, özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerde sokakta yaşayan mülteci manzaralarına izin verilmemelidir.
- Ayrıca devletler ülkedeki etnik gruplar açısından ve cinsiyetler açısından eşitliği sağlamalıdır.
Sonuç
Mültecilik olgusu geçmişten günümüze dek devam eden ve devam edecek olan bir olgudur. Bu sorun sadece ülkesini terk eden kişiyi etkilememekte, ülkesini terk eden kişi ile birlikte hedef ülkeyi ve hedef ülke vatandaşlarını da etkilemektedir. Dolayısıyla bu sorun ekolojik sorunlar gibi tüm insanların sorunudur. Mültecilik sorunu uluslararası alanda barışı, istikrarı ve güvenliği etkilemektedir. Dolayısıyla sorunun çözümü için politikalar geliştirilmelidir. İnsanları mülteci yapan sebepler bertaraf edilirse mültecilik sorunu da minimize edilecektir.
Elbette ki mültecilik akımına neden olan sebeplerin tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Böyle olmasını düşünmek hayal etmekten öteye geçemez. Ancak bu sebepler sınırlandırılabilir. Üstelik bu sorunların azaltılması ki bu ülkelerin daha demokratik hale gelmesini sağlayacaktırsadece mültecilik sorununun değil demokrasi, hak ve özgürlükler ile alakalı çeşitli sorunların da ortadan kalkmasına ilham verecektir.
Mültecilik sorununun çözümü için hem kaynak ülkeler hem de hedef ülkeler üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Sadece bu devletler değil bu sorundaetkilenme ihtimali olan tüm ülkeler tabiri caizse elini taşın altına koymalıdır. Daha önce de belirtildiği gibi bu sorunun çözümü için atılacak adımlar sadece bu sorunu değil çeşitli sorunları da tetiklemektedir. Hal böyle olunca, bu sorunların çözülmesi ile dünya daha da yaşanabilir bir hale gelecektir.
Unutulmamalıdır ki, günümüzde mültecilik tüm insanlığı kanatan bir yara halindedir.
Av. Elif Yıldız